Uzay çalışmalarında önde gelen hedeflerden biri olan Ay araştırmalarına Amerika, Avrupa, Japonya ve Çin gibi ülkelerin ardından Hidistan’da katıldı. Hindistan Uzay Araştırmaları Organizasyonu (ISRO) tarafından 22 Ekim 2008’de gönderilen Chandrayaan – 1 uydusu 8 Kasım 2008’de Ay’ın yörüngesine başarıyla yerleşti. Bu, Hindistan’ın Ay’a gerçekleştirdiği ilk görev olma özelliğini taşıyor. 1969 yılında kurulan Hindistan Uzay Ajansı ilk uydusunu 1975 yılında fırlatmıştı ve bugüne kadar da Dünya yörüngesi dışına bir görev gerçekleştirmemişti.
Yazar: Arif Bayırlı
Kuzey ışıkları (aurora), gökyüzünde çıplak gözle gözleyebileceğiniz en muhteşem olaylar arasında liste başı olmaya adaydır. Hızlandırılmış parçacıkların manyetik alan çizgilerini izleyerek atmosferle etkileşime girdiklerinde oluşan bu egzotik görüntüler sadece Dünya atmosferine özgün değil. NASA’nın Cassini uzay aracı tarafından geçtiğimiz günlerde görüntülenen Satürn’ün kutup bölgesindeki auroranın, Güneş Sistemi’nde gözlenen tüm auroralardan farklı bir yapıya sahip olduğu açıklandı.
Her geçen gün, Güneş Sistemi dışında yeni bir gezegen daha keşfediliyor. Güncel verilere göre sayıları üç yüzü bulan bu gezegenler, bugüne kadar görünür dalga boyunda gözlenememişti. NASA’nın yaptığı açıklamaya göre ise Güneş Sistemi dışı bir gezegen olan Fomaulhaut-b’nin ilk görüntüsü Hubble tarafından elde edildi.
Nötron yıldızlarının çok büyük yıldızların (Güneş’ten 8 kat daha büyük) bir süpernova patlaması ile yok olması sonucu oluştuğu biliniyor. Patlama sonucu oluşan kalıntılar bir araya gelerek çok yoğun bir yapıya sahip bu yıldızları oluşturuyorlar. Bu yıldızlara nötron yıldızları denmesinin sebebi, patlama sonrası etki ile atomdaki proton ve elektronların birbirleriyle çarpışarak nötronları oluşturması. (Eğer yıldız daha da büyükse nötron yıldızı yerine kara delikler oluşuyor) Nötron yıldızları o kadar yoğundurlar ki benzetme yapmak gerekirse bir çay kaşığı nötron yıldızı milyonlarca ton kütleye sahip olabilir. Nötron yıldızlarının yoğunluk dışındaki bir diğer karakteristik özellikleri ise etrafındaki çok güçlü manyetik alanlara sahip olmasıdır. Bu yıldızların…
Mars Phoenix görevinde 29. Görev günü sonuna yaklaşılırken, “Kar Beyaz” (Snow White) bölgesinden alınan toprak örneklerinin, ilk olarak optik mikroskop üzerindeki aparata daha sonrasında kimyasal testlerin yapılacağı MECA (Microscopy, Electrochemistry and Conductivity Analyzer) aletine gönderilmesi için hazırlıklar tamamlandı. Robot kolu “Buz Beyaz” bölgesinden aldığı toprak örneğini optik mikroskoba götürürken
Çok genç yaşlarda olan özdeş ikiz yıldızlardan oluşan çift yıldız sisteminin incelenmesi sonucu, bu yıldızların birbirlerinden ayrılan bir çok özelliği olduğu anlaşıldı. Nature dergisinin 19 Haziran sayısında da yer verilen araştırmada, Vanderbilt Üniversitesi’den astronomlar, Dünya’ya 1.500 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve yoğun olarak yıldız doğumlarına ev sahipliği yaptığı bilinen Orion Nebulası’nı (Avcı Takımyıldızı) incelediler. Orion Nebulası’nda ok işareti ile gösterilen özdeş ikiz yıldız. Yıldızların birbiri etrafında çok yakın yörüngelerde dönüyor olması iki yıldızın bir nokta gibi görülmesine neden oluyor.
Bildiğiniz üzere Phoenix Mars yüzeyine 26 Mayıs’ta indi ve indiği günden itibaren 90 günlük görev süresini en iyi şekilde değerlendirmek için bir çok çalışmalarda bulunuyor. Görevin ilk safhası olan karekterizasyon evresi, yani üzerindeki aletlerin kontrolleri ve kalibrasyonları tamamlanıp iniş alanının özellikleri belirlendi; görevin asıl evresine, yani bilim evresine geçildi. Bu evrede öncelikli olarak Phoenix’in robot kolunun erişebildiği alanda deneme kazıları yapılarak incelemelerde bulunuldu. Bu kazılarda ilk günlerde aracın altında görülen parlak yüzeye tekrar rastlanılması görev yetkililerine göre doğru yolda olunduğuna dair bir işaretti. Bu yüzeyle ilgili şu anda kesin bir ifade kullanılmıyor ama çok yakında açığa çıkacağa benziyor.