Gezegenler arası ortamdaki irili ufaklı meteoroidlerin Yer atmosferine girip yanmaları sonucu gözlenen ışık ‘akanyıldız’ (meteor) adını alır. Halk arasında kayanyıldız olarak adlandırılan akanyıldızlar genellikle kuyrukluyıldızların döküntülerinden oluşur. Yörüngesi boyunca zaman zaman Güneş’e yakın geçen kuyrukluyıldızlar, Güneş yakınındaki yüksek ısı nedeniyle kuyruklarından bir miktar maddeyi yörüngeleri boyunca toz izi olarak bırkırlar.
Tempel-Tuttle kuyrukluyıldızının yörüngesi ile Yer yörüngesinin kesişimi.
Yer, kuyrukluyıldızın ardındaki bu döküntülerin içinden geçerken bu taş-toz kalıntıları Yer atmosferine girer ve sürtünme sonucu açığa çıkan enerji nedeniyle yanarak yok olurlar. Ancak gezegenler arası ortamdaki parçacıklar sadece kuyrukluyıldız döküntülerinden ibaret değildir. Uzay çöplerinin de içinde bulunduğu birçok madde bu ortamda mevcuttur ve zaman zaman bu maddeler de Yer atmosferinde yanarak birer akanyıldız oluştururlar. Bu tür akanyıldızlara ‘sporadik akanyıldız’ adı verilir. Kimi meteoroidler atmosferdeki yanmaya karşın Yer yüzeyine ulaşabilecek yoğunluk ve/veya büyüklüğe sahiptirler. Yer yüzeyine ulaşabilen meteoroidlere ise ‘meteorit’ (göktaşı) denilmektedir.
Bir kuyrukluyıldız döküntüsü sayesinde oluşan akanyıldızlar genellikle belirli dönemlerle, ‘yağmur’ adını alacak kadar çok sayıda ve belirli bir noktadan saçılıyormuşcasına gözlenirler. Bu saçılma noktasına ‘radyan’ adı verilmektedir. Akanyıldız yağmurları, radyan noktalarına göre isimlendirilirler. En iyi bilinen akanyıldız yağmurlarından Leonidler’in radyan noktası Leo (Aslan) takımyıldız bölgesinde, Perseidler’in Perseus (Kahraman) takımyıldız bölgesinde ve Geminidler’in Gemini (İkizler) takımyıldız bölgesinde bulunur.
Akanyıldızların renkleri, akanyıldız gözlemcileri için en az parlaklıkları kadar önemlidir. Bir akanyıldızın parlaklığı onun yoğunluğu, büyüklüğü veya hızı hakkında fikir sahibi olmamızı sağlarken, rengi de kimyasal içeriği hakkında bilgi vermektedir. Özellikle akanyıldız yağmurlarını oluşturan parçacıkların kuyrukluyıldız maddesi olduğuna dikkat edersek, bu sayede, gözlenen akanyıldız yağmuruna sebep olan kuyrukluyıldızın kimyasal bileşimi hakkında da bilgi sahibi olacağımız açıktır. Meteoroidlerin bu özelliğine göre ortaya çıkan akanyıldız renklerini aşağıdaki tabloda bulabilirsiniz. Güneş sisteminin ilk zamanları hakkında bilgi edinebildiğimiz az sayıda kaynaktan biri olan kuyrukluyıldızların kimyasal bileşimi bilimadamları için oldukça önemlidir.
Renk Element
Turuncu -Sarı Sodyum
Sarı Demir
Mavi – Yeşil Magnezyum
Mor Kalsiyum
Kırmızı Silikon
Bir akanyıldız yağmurunun ‘maksimum zamanı’ genellikle, Yer’in toz izinin en yoğun bölgesinden geçişine denk gelir. Böyle bir anda, bir saatte zenit civarındaki ortalama akanyıldız sayısı ‘saatteki zenitsel oran’ olarak adlandırılmakta ve genellikle SZO ile gösterilmektedir. Bir akanyıldız yağmurunun SZO’ı genellikle toz izinin ne kadar eski olduğu ve kuyrukluyıldızın büyüklüğü, yoğunluğu gibi özellikleriyle ilişkildir. Akanyıldız yağmurlarının yanısıra, etkinliğin az olduğu, sporadik akanyıldızların gözlenebileceği zamanlarda da gözlem yapılması önemli olabilir. Bir çok amatör gözlemcinin verileri, çeşitli akanyıldız gözlem gruplarınca biraraya getirildiğinde, eski bir kuyrukluyıldız yörüngesinin varlığı ortaya çıkabilmektedir.
AKANYILDIZ GÖZLEMLERİ
Bir CCD sistemi, fotoğraf plağı veya radyo düzeneği ile de gözlenebilen akanyıldızlara genellikle görsel yöntem uygulanır. Radyan noktasının saptanması ve SZO hesabı olmak üzere, görsel yöntemi kendi içinde iki temel gruba ayırabiliriz.
Radyan noktasının saptanması sırasında gözlemciler birer haritaya gereksinme duyarlar. Haritaya aktarılan akanyıldızların başlangıç ve bitiş yeri takımyıldızlar yardımıyla belirleneceğinden gözlemcinin ileri düzeyde takımyıldız bilgisine ihtiyacı vardır. Gözün karanlığa uyumunda rahatlık sağlaması açısından, gözlem esnasında kullanılacak ışığın kırmızı renkte olması önerilmektedir.
Gözlem sonrası tüm gözlemcilerin verileri tek bir harita üzerinde birleştirilerek çeşitli analizler sonucunda radyan noktası ve onun gök koordinatları (sağaçıklık ve dikaçıklık) elde edilir.
SZO saptanmasında ise ilk çalışmanın aksine görülmüş her akanyıldız dikkate alınmalıdır. Genellikle birkaç gözlemcinin bir araya gelip, sırtsırta vererek gökyüzünü paylaşmaları, tüm bölgelerde olabildiğince hakimiyet sağlanması açısından önerilmektedir. Burada iki farklı gözlemcinin, aynı akanyıldızı saymamaları önemli olan bir noktadır, bunun için gözlemciler arası iletişim önemlidir. Gözlemcilerin en fazla 45 dakikalık gözlemler yapmaları, sonucun kalitesi bakımından da önemlidir. SZO saptanmasında sadece maksimum zamanında değil, akanyıldız yağmuru süresince, olabildiğince fazla gözlem yapılması en iyi sonucu sağlayacaktır. Elde edilen gözlem verilerinden, gerekli analizler sonucunda SZO değerine ulaşılmaktadır.
Kaynaklar
- Derman, E.,Menali, H.,(1985), “Halley Kuyrukluyıldızı”, Ankara, Emel Matbaacılık
- http://www.science.ankara.edu.tr/astronomy/gozlemevi
- http://www.meteorobs.org http://www.namnmeteors.org