• Haberler
  • U&A Özel
  • Bu Ay Gökyüzü
  • Uzay ve Astronomi
Facebook Twitter Instagram
RSS Facebook
Uzay ve Astronomi
  • Haberler
  • U&A Özel
  • Bu Ay Gökyüzü
  • Uzay ve Astronomi
Uzay ve Astronomi
Home»Haberler»Mars Atmosferindeki Metan, Kızıl Gezegen’in, Ölü Bir Gezegen Olmadığını Gösterdi
Haberler

Mars Atmosferindeki Metan, Kızıl Gezegen’in, Ölü Bir Gezegen Olmadığını Gösterdi

Arif BayırlıBy Arif BayırlıOcak 19, 2009Updated:Ağustos 19, 2017Yorum yapılmamış4 Mins Read
Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email

Mars gezegeni eski tarihten beri insanoğlunun ilgisini çekmiş ve orada yaşayan canlılar olabileceği hayalleri kurulmuş. Nitekim Güneş Sistemi’ni incelemek için sondalar gönderildiğinde Mars’ta beklenildiği gibi su kanallarından ziyade çorak, kızıl çöller karşılamıştı bizi. Fakat bu merak o zamanlardan beri hala dinmedi, çünkü bu zıtlıklara rağmen Mars’ın Dünyamıza benzeyen de bir çok yanı var. Bunlardan biri yakın zamanda araştırmacıların dikkatini çekmişe benziyor: Metan gazı.

 

Mars

Renksiz ve kokusuz olan metan (CH4) bizim günlük hayatta kullandığımız doğal gazın ana maddesi. Sentetik olarak ziftli kömürün damıtılmasıyla veya hidrojen ve karbonun ısıtılmasıyla elde edilebilen metan genellikle yakıt olarak kullanılıyor. Volkanik olaylarda da atmosfere salınan gazın ayrıca organik süreçlerde de oluşabilmesi ilgiyi üzerine çekiyor.

2003’de yayınlanan makalelerle Mars atmosferinde metan gazına rastlandığı duyurulmuştu. 3 ayrı ekibin eş zamanlı yaptığı çalışmalarla elde ettiği sonuçlar birbirini doğruluyordu ve bu Dünya dışı yaşam araştırmacılarını oldukça heyecanlandırmıştı. Dünya’dan dev teleskoplarla ve Mars çevresinde bulunan Mars Express uzay aracı ile alınan verilerde Mars atmosferinde milyarda 10 oranla metan gazı tespit edilmişti. Dünyada milyarda 1800 oranında rastlanan gazın, Mars’taki düşük oranına rağmen ilgi görmesinin iki sebebi vardı: Metan gazı dengeli bir gaz olmadığından (bir süre sonra dağılıyor) sürekli oluşturulup atmosfere salınması gerekiyordu ve metan Mars’ta keşfedilen ilk organik gaz olma özelliğini taşıyordu.

Geçtiğimiz günlerde NASA tarafından yapılan basın açıklamasında, Mars atmosferindeki metan gazı dağılımının mevsimlere bağlı olarak değiştiği belirtildi ve bu değişimin haritası yayınlandı:

Resimde Mars’ta keşfedilen metan gazının yoğunluğu görülüyor.

Resimde Mars’ta keşfedilen metan gazının yoğunluğu görülüyor (Kaynak : NASA)

Metan canlıların beslenmeleri sonucunda atık olarak dışarı atılan bir gaz, aynı zamanda demirin paslanması gibi süreçlerde de dışarı salınıyor. Bu araştırma ile atmosferdeki gazların kaynağının biyolojik ya da jeolojik olduklarına dair bir şey söylemenin daha erken olduğunu belirten araştırmacılar, “En azından eldeki verilerle Mars’ın hala aktif bir gezegen olduğunu öğrendik” diye belirtiyorlar.

Dünya’da metan gazının çoğunu metanojen adı verilen mikroorganizmalar metabolizma faaliyetleri sonucunda üretiyorlar. Mars’ta eğer bir mikro organik yaşam varsa bu ancak yüzeyin altında, suyun sıvı halde kalabileceği ılık ortamda olanaklı. Suyun yanında metan üretimi için enerjiye ve karbon kaynağına da ihtiyaç var. Araştırmacılardan Michale Mumma “Dünya’daki örneklerinde mikro organizmalar, Güney Afrika’daki Witwatersrand havzasının altında 2-3 km derinliklerde yaşayabiliyorlar. Doğal radyoaktivite ile suyun hidrojen ve oksijene ayrılması ile hidrojeni enerji için kullanıyorlar. Suyun sıvı olduğu, radyasyonun enerjiyi ve karbondioksitin karbonu sağladığı Mars’taki donmuş toprak tabakasının altında, mikro organizmalar benzer süreçler sayesinde milyarlarca yıl hayatta kalmış olabilirler.” şeklinde açıklıyor.

Biyolojik açıklamaların yanında aynı zamanda metanın jeolojik süreçler sonucunda da oluşabileceği öne sürülüyor. Dünya’da demir oksidin (pas) çeşitli minarelere dönüşürken metan gazının açığa çıktığı belirtiliyor. Mars’ta da suyun, karbondioksitin ve iç sıcaklığın etkisiyle bu şekilde bir mekanizma işlemiş olabilir. Bunların yanında Mars’ta etkin volkan faaliyetleri görülmediğinden metan gazının volkanizma kaynaklı olmasına düşük olasılık veriliyor.

Bu hayali çizimde yer altındaki su, karbondioksit ve iç sıcaklığın etkisiyle oluşan metan gazı atmosfere salınıyor. Mars yüzeyinde aktif volkanların olmadığı biliniyor fakat buzun içerisinde hapsolmuş metanın dışarı çıkıyor olabileceği de olasılıklar arasında.

Bu hayali çizimde yer altındaki su, karbondioksit ve iç sıcaklığın etkisiyle oluşan metan gazı atmosfere salınıyor. Mars yüzeyinde aktif volkanların olmadığı biliniyor fakat buzun içerisinde hapsolmuş metanın dışarı çıkıyor olabileceği de olasılıklar arasında.

Araştırma ekipleri bulgulara günler boyunca Hawaii Üniversitesi’ninişlettiği NASA Kızılötesi Teleskobu ve Mounea Kea’daki dev Keck Teleskopları ile yaptıkları gözlemler sonucu ulaştılar. Araştırma tekniği olarak ışığın farklı dalga boylarına ayırmada kullanılan spektrometri tekniğini kullandılar. Tıpkı bir prizmadan ışığın geçirildiğinde renklere ayrılması gibi, Mars atmosferindeki metan gazının belirli dalgaboylarında emdiği Güneş ışığının izlerini renklerine ayrılmış olan ışıkta karanlık çizgi izler şeklinde tespit edilmesi sonucu metanın varlığı doğrulanmış oldu.

Mauna Kea dağının tepesindeki NASA Kızılötesi Teleskop Tesisi

Mauna Kea dağının tepesindeki NASA Kızılötesi Teleskop Tesisi (Kaynak : NASA)

İlerleyen görev ve araştırmalarda metanın kaynağının biyolojik mi yoksa jeolojik süreçler mi olduğunun ipuçları aranacak. Bunun içinde ilk olarak elementlerin izotopları göz önüne alınacak. İzotoplar bir elementin aynı kimyasal özellikleri taşıyan farklı ağırlıktaki türlerini ifade ediyor. Organik yaşamın hafif izotopları tercih ediyor olması nedeniyle salınan metan gazında rastlanacak hafif izotoplar biyolojik bir yaşama işaret edebilir. Bunun için de ufukta görünen ilk görev Mars Bilim Labaratuarı’nı (MSL) beklememiz gerekecek.

 

Share. Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email
Arif Bayırlı

Related Posts

Son 10 Yılda Uzay ve Astronomi Alanında Yaşanan En Önemli 10 Olay

Aralık 23, 2009

Japon Kargo Gemisi İçin Mutlu Son

Kasım 3, 2009

Avcı Göktaşı Yağmuru’nu Kaçırmayın!

Ekim 19, 2009

Comments are closed.

Populer

Ay Tutulması

Şubat 13, 2008

24-25 Ocak 2009

Ocak 23, 2009

Yenal Öğmen

Temmuz 27, 2008

2008’de Uzay ve Astronomi Alanında Yaşanan En Önemli 10 Olay

Aralık 23, 2008

Kara Delikler: Gerçeğin Hayal Gücünü Geride Bıraktığı Yerler

Ocak 28, 2009
Son Yazılar
  • Son 10 Yılda Uzay ve Astronomi Alanında Yaşanan En Önemli 10 Olay
  • Japon Kargo Gemisi İçin Mutlu Son
  • Avcı Göktaşı Yağmuru’nu Kaçırmayın!
  • Amatör Gökyüzü Fotoğrafları Yarışması Devam Ediyor
  • Alp Akoğlu
Son yorumlar
  • Galaksi Merkezinde Karadelik Çifti için yağmur hanım
  • Evrendeki En Büyük Yıldız Hangisidir? için gökdeniz
  • Yenilenen Hubble’dan Yeni Fotoğraflar için europa
  • Yenilenen Hubble’dan Yeni Fotoğraflar için Salih Dinçer
  • Son 10 Yılda Uzay ve Astronomi Alanında Yaşanan En Önemli 10 Olay için Salih Dinçer
Arşivler
  • Aralık 2009
  • Kasım 2009
  • Ekim 2009
  • Eylül 2009
  • Ağustos 2009
  • Temmuz 2009
  • Haziran 2009
  • Mayıs 2009
  • Nisan 2009
  • Mart 2009
  • Şubat 2009
  • Ocak 2009
  • Aralık 2008
  • Kasım 2008
  • Ekim 2008
  • Eylül 2008
  • Ağustos 2008
  • Temmuz 2008
  • Haziran 2008
  • Mayıs 2008
  • Nisan 2008
  • Mart 2008
  • Şubat 2008
  • Ocak 2008
Kategoriler
  • 52 Göksel Gerçek
  • Astrofotograf
  • Bu Ay Gökyüzü
  • Derin Uzay Cisimleri
  • Diğer
  • Dünya Astronomi Yılı
  • Dünya ve Ay
  • Duyurular
  • Galaksiler
  • Gezegenler ve Uydular
  • Gözlem
  • Gözlem Aletleri
  • Gözlemevi
  • Gözlemevleri
  • Güneş
  • Güneş Sistemi
  • Haberler
  • Haftasonu Gökyüzü Keyfi
  • Kozmoloji
  • Röportajlar
  • U&A Özel
  • Uzay Çalışmaları
  • Yer Dışı Yaşam
  • Yıldızlar
Üst veri
  • Oturum aç
  • Kayıt akışı
  • Yorum akışı
  • WordPress.org
Sayfalar
  • Uzay ve Astronomi

Site içerisinde yazılan tüm makalelerin yazım ve yayınlama hakkı aksi belirtilmediği sürece sadece yazarlara aittir.

Site içerisinde yazılan tüm makalelerin yazım ve yayınlama hakkı aksi belirtilmediği sürece sadece yazarlara aittir.

Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.