Astronomlar kahverengi cücelerin yıldızlara benzer şekilde oluştuklarına dair çok güçlü kanıtlar elde ettiler.Smithsonian’s Submillimeter Array (SMA) ile yapılan gözlemlerde ISO-Oph 102 olarak bilinen gökcisminden kaynaklanan dışa doğru karbonmonoksit jetleri salınımı, yeni oluşan yıldızlarda gözlenen bir olay olması sebebiyle araştırmacıları şaşırtı. Bu şaşkınlığın sebebi sözü geçen gökcisminin bir yıldız olamayacak kadar küçük, 60 Jüpiter kütlesinde olması; yani bir kahverengi cüce olmasıydı.
Kahverengi cüceler yıldızlarla gezegenler arasında sıkışıp kalmış, kütleleri 15 ile 75 Jüpiter kütlesi arasında değişen gök cisimleridir. (Yıldızda nükleer tepkimeleri tetikleyebilecek kritik kütle değer 75 Jüpiter kütelesidir.) Bunun sonucunda kahverengi cüceler “başaramamış yıldızlar” olarak da anılırlar. Oluşumları hakkında ise yıldızlar gibi gaz bulutlarının yoğunlaşması sonucu mu, yoksa gezegenler gibi kaya kütlelerinin birikmesi sonucu mu oluştukları hakkında halen soru işaretleri bulunuyor.
Bir yıldız oluşurken gaz bulutları kütle çekiminin etkisiyle yavaş yavaş yoğunlaşarak kendi üzerine çökmeye başlar. Eğer ilk başta gaz bulutu bir dönüşe sahipse oluşan yıldızın da belirli bir açısal momentuma sahip olması beklenir. Kütle büyük bir alandan daha küçük bir alana yoğunlaştığından dönüş hızı da gittikçe artar (tıpkı baletlerin kollarını yukarı kaldırıp daha da hızlanmaları gibi) Oluşan yıldızın daha fazla kütle çekebilmek için bu fazla açısal momentumdan bir şekilde kurtulması gereklidir ve bunu da her iki kutbundan madde fırlatarak gerçekleştirir.
Kahverengi cüceler bilinen yıldızlardan daha küçük kütleli olduklarından oluşumlarında daha az kütle çekim kuvveti mevcuttur. Bu nedenle astronomlar kahverengi cücelerin de yıldızlara benzer şekilde oluştuklarına şüphe ile bakıyorlardı. ISO-Oph 102’de gözlenen bu zıt kutuplu madde fırlatımı bu şüphelerin giderilmesi için güçlü kanıtlar ortaya koydu.
ISO – Oph 102’nin hayali bir çizimi. SMA ile yapılan gözlemlerde kahverengi cücenin etraftaki büyüme diskinden (turuncu) maddeleri biriktirmesiyle oluştuğu belirtiliyor. Kahverengi cüce kutuplarından madde jetleri fırlatarak (kırmızı) açısal momentumunu yayıyor. Mavi renkteki bölgeler ise bu jetlerin etraftaki gaz bulutlarıyla etkileşimini gösteriyor. (Telif Hakkı: ASIAA)
Academia Sinica Astronomi ve Astrofozik Enstitüsü (ASIAA)’nden Ngoc Phan-Bao, “Böyle bir madde fırlatımı var olsa bile elimizdeki mevcut teknoloji ile tespit edebileceğimizi zannetmiyorduk. Bu keşif SMA’in de gücü hakkında da bizlere bir çok fikir verdi” diye belirtiyor.
Gözlenen madde fırlatımı beklenildiği gibi genç ve ya yeni oluşmakta olan bir yıldızda gözlenenden 1000 kat daha az miktarda olduğu belirtiliyor. Böylece kahverengi cücelerdeki bu olayın genç yıldızlardakinin ölçeklenmiş bir versiyonu olduğu düşünülüyor.
ASIAA’nin yöneticisi olan ve Harvard-Smithsonian Astrofozik Enstitusu’nde de görev yapan Paul Ho, “Kahverengi cüceler sanıldığının aksine yıldızlarla benzer oluşum süreçlerini paylaşıyorlar. Öyle görünüyor ki bir cismin yıldız mı yoksa kahverengi cüce mi olacağını belirleyen tek şey ise mevcut madde miktarı…” diye belirtiyor.
Araştırma ile ilgili akademik makale Astrophysical Journal Letters’ın 20 Aralık sayısında yayınlanmıştır.