Gece gökyüzü, Dünya’ dan bakıldığında sakin ve değişmez gibi görünebilir. Fakat evren, gama ışınlarında bakıldığında ansızın değişen ve karmaşık bir yerdir. Gama ışın teleskopları kullanılarak yapılan gözlemlerde astronomlar, kısa süren fakat son derece şiddetli patlamalara tanık olurlar. “Gama ışın patlamaları” adını verdikleri bu olay aynı zamanda evrendeki en güçlü patlamalardır.
Şu ana kadar hiç kimse bu patlamaların nedenleri konusunda kesin bir şey söyleyemiyor. Yinede en kabul gören teori, bu patlamaların, iki nötron yıldızının çarpışması veya bir tür süper nova patlaması sonucunda meydana gelebileceği yönünde. Bu noktada kesin olan tek konu ise gama ışın patlamalarının galaksilerin çok uzağında, uzayın derinliklerinde meydana geldiği.
Gece gökyüzüne baktığımızda aslında bir tarih kitabının sayfalarına bakıyoruz. Her bir yıldız bu kitabın birer bölümü. Çünkü gökyüzünde gördüğümüz, o yıldızın gerçekten şuandaki hali değil. Bunun nedeni de, yıldızın uzaklığından dolayı, yayınlanan ışınların, Dünya’ya çok uzun bir zaman sonra ulaşabiliyor olması. Dolayısıyla, uzayın derinliklerindeki uzak cisimleri gözlemleyerek, daha geçmişe bakıyor olacağız. Bu da evrenin ilk zamanlarına bizi daha da yaklaştıracak.
Marshall Space Flight Center’ dan Charles Meegan, “Gama ışın patlamaları son derece parlaktır ve bu nedenle milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki bu patlamaları, Dünya’ dan gözlemleyebiliriz. Aslında gözlemlediğimiz patlama, milyarlarca yıl önce meydana gelmiş bir olaydır. Bu şekilde geçmiş zamana bakmak, bize evrenin erken zamanları hakkında bazı şeyler öğretecektir. Gama ışın patlamalarıyla birlikte, belki de, Big Bang sonrası oluşan galaksileri ve yıldızları görebileceğiz.” şeklinde konuyu aktarıyor.
Gama ışın patlamaları, evrenin tarihi hakkında birşeyler öğretmesinin yanında, onun fiziğinin açıklanması konusunda da yardımcı oluyor. Fakat gama ışın patlamalarıyla çalışılmasının zor yanı, patlamalar görünmeden önce alıcıları o noktaya odaklayabilmek. Çünkü herbir patlama çok kısa zamanda maksimuma ulaşıyor ve zayıflıyor. Bu nedenden dolayı meydana gelen tüm patlamaları keşfetmek oldukça zor. Hatta bir yaz gecesinde sıradan bir el kamerasıyla, parlayan herbir ateşböceğini teker teker görüntülemeye çalışmaktan farksız.
Bilim adamları, yıllardır, gama ışınlarının izlenmesinde oldukça ilgililer ama aslında bu patlamalar bir kaza sonucu keşfedildi. 1960′ lı yıllarda soğuk savaş döneminde Amerikan uyduları, Sovyetlerin yaptığı nükleer testleri izliyorlardı. Bu sırada büyük bir gama ışın patlamaları tespit edildi fakat bu radyasyon Sovyetler Birliğinden gelmiyordu. Bilim adamları bu patlamaların uzaydan geldiğini açıkladılar.
Gama ışın patlaması, gökyüzünde flash patlaması gibi bir görüntü oluşturuyor. Patlama sırasında oluşturulan “Işık Eğrisi” patlamanın şiddetini gösteriyor.
Bu olaydan sonra, kısa zamanda, gama ışın patlamaları, astronomlar için en esrarengiz bir konu haline geldi ve NASA, bu patlamaların gökyüzündeki haritasını çıkarmak için büyük bir gözlemevi yapmaya karar verdi. 1990′ larda Compton Gama Işın Gözlemevi, (Compton Gamma-ray Observatory) 400 tane yeni gama ışın kaynağı keşfetti ve 2704 tane gama ışın patlamasını kaydetti. Compton’nun en önemli keşfi ise, gama ışın patlamalarının Samanyolu’ndan değil, uzak galaksilerden geldiğini kanıtlaması oldu.
GLAST için hazırlıklar sürüyor.
NASA’ nın yeni Geniş Alan Gama Işın Teleskobu GLAST (Gamma-Ray Large Area Space Telescope) ise, kısa bir süre sonra patlamaların takibinde ve gözlemlenmesinde yardımcı olacak. 2008’in Mayıs ayında fırlatılması planlanan bu uzay teleskobu, yüksek enerjili gama ışın patlamalarının araştırılmasında öncü gözlemevi olacak. Yılda yaklaşık 50 veya daha fazla patlamanın yerini doğru bir şekilde tespit etmesi bekleniyor. GLAST üzerindeki bir diğer parça ise daha düşük enerjideki gama ışın patlamalarını izleyecek. (Burst Monitor – GBM)
Kaynaklar